28 Eylül 2012 Cuma

2. tura başladım

Aylardır yazmadığım bloga yine dönüyorum...anlatacak pek bişeyim yokmuş demek ki...

İlk tur diyet başarı ile sonuçlandı... ben de kendimden beklemiyordum, etrafımdaki kimse de beklemiyordu ama oldu :)

Koruma döneminde (3 ay) sadece 1,5 kilo aldım.. onu da almaz, dengelerdim de bayram+İstanbul seyahati sonrası gidince Sibel'e alınmış oldu...bu 3-4 aylık süreçte senelerdir yapmak isteyip yapamadığım bişey yaptım, dengeli yedim, çok kaçırdığım günleri takiben az yedim..aldığım 1-2 kilonun yerleşmemesi için özenli davrım...kendimle gurur duyuyorum desem çok abartmış olmam sanırım. Kilo koruyabildiğimi görmek beni vereceğim kiloları geri almama konusunda biraz ümitlendirdi açıkçası, eskisi gibi "eee, versem noolcak-geri alınmayacak mı" demiyorum pek...

Şimdi 2.tura geçtim... 1 aya yakın oldu.. ilk turda gittiği kadar hızlı gitmiyo, daha oturmuş kilolar olduğu için sanırım.. bu sefer daha iddiasız bi hedefim var, ayda minimum 2, maximum 3 kilo.. 1 Ocak 2013'e kadar... kimi kandırıyorum, elbette 31 Aralık 2012'ye kadar :)) 
(Çünküü: I Love xmas:)) )

Ama tombiklerin işi çok zor, hele de benim gibi iştahlı ve abur cubur sever bi yapınız varsa...Sabah evden çık, pastanenin önündeki duraktan otobüse bin (challange #1), otobüsten in,karşıya geç, gofret-bisküvi-çikolata satan büfenin önünden geç #2, sabah sabah sıcak gözleme satan teyzenin gözlerine bakmadan binaya gir #3, ofise gel, oda arkadaşının ikram ettiği poğaça-simite 'hayır' de ve ekmeksiz peynir&domates&biberden oluşan kahvaltını yap #4...

İnsanı yoldan çıkaracak çok fazla şey var, bazı günler daha zor geçiyor hem de..PMS olsun, moral bozukları olsun insanı etkiliyor tabi ama kendime sürekli bunu sağlıklı olmak için yapıyorsun, sağlık da bir nevi özgürlüktür-bağımsızlıktır, çok kıymetlidir diyorum... olacak inşallah...





6 Mart 2012 Salı

yola devam


Geçen haftaki PMS kaynaklı kriz aşılmış durumda... Çok ciddi bir hasar yok :) önümüzdeki haftalara bakıcaz artık.. bu cumartesi de başarılı olursam geçen haftayı kazasız-belasız atlattığıma emin olacağım...

Şimdiii, diyet yaparken yapacağınız yatırımlardan bahsrtmek istiyorum... çikolata-cips-antepfıstığı-pastane masraflarınız ortadan kalktığına göre maddi olarak epey bi rahatlamış olmanız lazım, tabi benim gibi burdan gelen fonları olduğu gibi MAC'e aktarmıyorsanız bu söyleyeceğim şeyleri çoook rahat alırsınız..


1- eğer hala yoksa, ki eminim vardır ama, mutlaka dijital baskül alın... kendinizi haftada 1 kere tartın. (kilo verme sürecinde haftada bir, korumada 10 günde bir de olabilir) Kilo takibinizi sadece diyetisyen değil, kendiniz de yapın...kendi tartınızda sabah ne kadar geliyosunuz bilin.

2- baskül yetmez, bir de dijital mutfak tartısı alın. Şart, hem kek-kurabiye yaparken de lazım oluyo (şaka yaaa... ne keki kurabiyesi, yok öyle şeyler :P)

3- Bana hediye gelen bi peynir rendesi var, izmir tulumu-parmesan-eski kaşar gibi sert peynirler için çok başarılı bir seçenek, 5 gram kadar peyniri o kadar ince ince rendeliyor ki.. salataya karışınca çok güzel bir aroma oluşturuyor. Şiddetle tavsiye ediyorum. Emel sultan bana bunu tantitoniden almış...fotoda gördüğünüz salata da öğle yemeğimin bir parçası...

Şimdi diyeceksiniz ki parmesan-tulum-kaşar diyetle ne alaka? Eğer vereceğiniz kilo4-5 kilodan fazla ise, yolunuz nispeten uzun demektir, hele benim gibi 25-30 kilo vermeniz gerekiyorsa maraton koşuyorsunuz demektir. Hızlı başlayıp yolun yarısında tıkanmamak lazım... peynir-yoğurt gibi şeylerin lezzetli olanlarını seçerek diyet yapmak diyete daha motive olmanızı sağlıyor... Daha önce de söylemiştim ama ben sabahları ekmek yemiyorum bir süredir.. 60 gram peynir yiyorum mesela... onu da light beyaz peynir yesem çok mutsuz olabilirim, simit-poğaçaya geçiş yapabilirim...

Cemal Süreyya'nın dediği gibi "yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"

çok bilinç akışı oldu yazı yine.. idare edin artık..

görüşürüz

1 Mart 2012 Perşembe

her zaman sorunsuz olmuyor tabe...


Bu yazı bir günah çıkarma yazısıdır...

PMS yüzünden olduğunu ümit ettiğim bi açlık-atıştırma moduna girdim... Dün önce gündüz 2 tane çikolata yedim...sonra, akşam olunca, bir önceki yazıda yazdığım kiraz ve elma kurularından epey bi götürdüm... bugün de patronun masasında duran kuruyemişlerden tırtıkladım...Ne yaptığımı fark edince hemen durdum ama en az 10 antepfıstığı 10 badem kaynadı araya... günlük ceviz haklarımı yemedim ceza olarak ama dün yediğim meyve kurularını ve çikonatları affettirecek bişey yok...

Offf PMS yaktın başımı... Sibel cumartesi beni naapcak kim bilir?

Zaten beni çok iyi tanıyor, tartıya çıktığımda ben söylemeden bir bir sayacak yaptıklarımı...

Evet Sibelcim, doktorun dediği şey* kafamı açtı biraz, dengem bozuldu azcık ama söz haftaya daha iyi olucam:) umarım bunu okuyosundur... :)))

*doktor günlük kalorini 1600 altına düşürme demişti, benim diyet 1400 falan, kafam karıştı da biraz... aç kaldığımdan da değil ha...öfff... öyle yani...

Çok iç açıcı/motive edici bi yazı olmadı ama siz de "falling off the wagon" durumu yaşarsanız benim gibi unutmayın; tökezlemeden yürünmez, önemli olan yola devam etmek... (vay beah...ne laf oldu :P )

raporlara devam edeceğim...


24 Şubat 2012 Cuma

Sağlıklı atıştırma alternatifi ve ofis partisi



Geçenlerde çalıştığım yerde birisine hediye olarak gelen meyve kuruları aklıma takılmıştı, çok güzeldi tatları ve de temiz temizdi....ama o zaman diyetimde salatadan çok whooper vardı:) unutmuşum... sonra tekrar karşıma çıktılar, hemen internetten araştırmaya başladım, foodlovers sayfasından ulaştım...çilek ve şeftali kurusunun kalmamış olması beni üzdüyse de hemen sipariş verdim elbette...


Paket elime ulaşır ulaşmaz teste başladım (birer lokma yedim tabi, meyve de olsa kalori kalori-karbo karbo)... lezzet ve temizlikten sınıfı geçtiler ama keşke açılınca geri kapatılabilen bir kutuda olsalarmış ve de arkasında besin değerleri de yazsaymış. Bir elma bir porsiyon ama kaç parça kıtır elma bir porsiyon ediyor bilemiyoruz. En azından kaç gramda kaç kalori var bilinse öğlen ara öğün yoğurduna ona göre eklenip yenebilir.

Bu arada dün ofiste ufak bir kutlama yaptık, kendimle gurur duyduğumu belirtmek isterim, 1/3 kol böreği, azıcık patatesli gözleme, çok çok az cheese cakele günü kapattım. Çilek almışlar bir de, ondan yedim, az yağlı peynir-domates ikilisinden yedim. Normalde en az 3 börek, yarım gözlemeyi gümletirdim ama yapmadım... bana 10 puan diyorum!!!

Ayrıca endokrinaloğumla görüştüm, kilo verdiğim için aferin aldım ama haziran başına kadar kilo vermeye devam et, ideali 3 ayda 6 kilo, +/-2 dedi. yani 8den fazla vermemem lazımmış. Günlük kalorini az alma sakın, sistemi bozma dedi. Daha önceki yazıda yazdığım %10-%15 muhabbeti yani. Kilo vermeye çalışıp haftada yarım kilo verdim, 400 gram verdim diye morali bozulanlara motivasyon olsun diye yazdım, haftada yarım kilo başarı aslında, sakın unutmayın!!!

Cumartesi tartıya gidiyorum, bakalım ben ne yaptım...

20 Şubat 2012 Pazartesi

beşinci hafta oldu, devam ediyorum


Diyette 5. haftaya girmiş bulunuyorum.. giden kilolar buz dağından kırpılmış bi parçacık onu biliyorum ama bu işe girişmeseydim o gidenleri eklemiş olurdum muhtemelen... yani az-çok demeyip devam etmek lazım sanırım.. di mi?


An itibariyle ofiste yapmış olduğum salatamı ve evden getirdiğim etimi yiyorum. Salayı nasıl ofiste yaptın diyen olursa, ikeadan aldığım kocaman kilitli poşetlere evde yıkadığım marul, ıspanak, maydanoz, dereotu, roka ve naneyi kurutup, içine de kağıt havlu koyarak paketledim. Bir de bi kavanoza nar ekşisi ve elma sirkesini karıştırıp koydum... yiyeceğim kadarını alıp boş plastik kutuya yaprakları yırtmak suretiyle salata yapıyorum (tabi ben şanslıyım, ofiste buzdolabım var) kalanları geri dolaba. haftada bir erzak deposu yapsam dolaba yetecek gibi. Bu usulle epey dayanıyor yeşillikler. Tavsiye olunur.

Gelelim ups & downs kısmına;
Down: geçen hafta pazar akşamı pizza yedim. 12 Şubat 2012. Up: "battı balık yan gider"'e bağlamadan sabah kaldığım yerden devam ettim.

Down: Cuma günü iki tane brownie intense'in miniklerinden yedim, 1 vişneli bi çikolatalı. Up: Aynı...

(burada şunu belirtmek isterim ki bundan önceki diyet girişimlerimde "bugün dayanamadım patates kızartması yedim, yarın devam ederim" aşamasından ziyade "bugün patates kızartması yedim nasıl olsa, bari bi de pasta-çikolata-cips-kuryemiş de yiyim, aklım kalmasın yarın devam ederim" şeklinde süreçlerden geçerdim. Pizzayla kamış olmam çok ciddi bir ilerleme benim için)

Bir de geçen hafta çeşni olsun diye sabah kahvaltıma konan tost beni ekmeksiz kahvaltıdan daha çok acıktırdı. Tersi olur sanıyor insan (tüm bilimsel veriler aksini söylese de ekmekle daha kolay doyulur diye bir anlayışım vardı benim) ama sabah ekmek yemeyince, sadece peynir yeyince öğlene daha az acıkıyormuşum. Bugün peynir-domat-salatalık kahvaltıma geri döndüm. Mutluyum :)

Görüşürüz.




14 Şubat 2012 Salı

üç yıl aradan sonra tekrar merhaba

Başlıkta üç yıl dediğime bakmayın, neredeyse 4 yıl olmuş... 2008 yılbaşı postunda kilo vermeye çalıştığımı anlatmışım.. durumda bi değişiklik yok... hatta o zaman verdiğim kiloları kat be kat geri aldım.. sonra biraz verdim (zehra'yı da kendimle beraber bunalıma soktum), bi daha aldım...

Bütün sağlıklı yaşam/zayıflama yazılarında bahsedilen yoyo benim.. kiloları veriyorum, en az birbuçuk katını geri alıyorum...madden ve manen şişiyorum yani

Son gittiğim endokrinolog "Siz kilo vermek için bir çaba göstermezseniz benim size yazabileceğim başka bi ilaç yok zaten, zamanımı boşa harcamayın" gibicesine konuşunca biraz korktum aslında, tip2 diyabet olucam, bacağımı kesecekler, kör olacağım korkusuyla, diyete başlasam mı acaba diye düşünürken 1-2 kilo daha aldım... Günlerden bir gün zorla beni diyete başlattı birisi (bu konuya geri dönülecek bi ara)... şimdilik 3 hafta oldu... belki burdan haftalık post yaparsam utanıp da bozmam diyorum.. tüm Türkiye beni okuyo ya:)

Ben güzide bir metabolik sendrom hastasıyım, bu sebeple internette dolaşan "bir ayda 8 kilo" diyetleri, "komşunun kızına yazmışlar işte; bi kiprit kutusu peynir yenecekmiş kaffaltıda" tarzı şeyler bana olmuyor. Konuyla ilgili kaynakları da incelersek 6 ay içerisinde vücut ağırlığının en fazla %15'ini vermek gerekiyormuş. Fazlası değil. Ben de bu mantıkla yola çıktım.. "üniversitedeki halim olmasa bile 6-7 yıl önceki halime dönsem ne güsel olur" diyerek başladım.. 3 haftadır performansımdan memnunum... Çok erişilmez hedefler koymamak lazım değil mi?

Benim gibi insülin direnci probleminiz varsa (şeker yükleme testi ile teşhis konuyor genelde) karbonhidrattan çok protein ağırlıklı beslendiğinizde diyet yapmak daha kolay oluyor sanırım... Kan şekerini yükseltmediği için acıkma hissi çok olmuyor, gözün dönmüş gibi tatlıya-cipse saldırmıyorsun...Şimdilik "Binge Eating" yaşamadım, hadi bakalım...

Bu sefer yazmaya devam taahhüt edip bu postu bitiriyorum.

Kişiye özel diyetin önemini bir kere daha belirtip diyorum ki;

I'm Back Baby :)

23 Haziran 2008 Pazartesi

yaş 30... ne demek acaba?

Bu hafta, çarşamba gününden itibaren artık soranlara "30 yaşındayım" demek zorundayım...

Sanırım biraz da popüler kültür dayatmaları sayesinde (20li yaşların başında aşı dozda izlenen Ally Mcbealler vs...) 30 yaş gençliğimin sonu, yaşlanmanın başı, hayatımın bir dervresinin bitiş düdüğü gibi geliyordu hep bana...

Bunu görmek/fark etmek için bir milat gerekmiyormuş aslında, uzun bir süredir her yerde işaretler varmış... Örneğin dün gittiğim filmde geçmişe flashback yapıyorlar... Sahne: çılgın üniversite kampüsü, herkes sarhoş, herkes deli gibi dans ediyor, belli ki gecenin çok ilerlemiş bir saati ve sene 1998, Bill ve Monica olayı yeni patlamış, kostüm partide herkes Bill ve Monica kılığında... sonra sahne bugüne dönüyor, aradan yıllaar geçmiş ve o partide tanışan 2 kişi acayip iyi dost olmuşlar, birbirlerini çok çok iyi tanıyorlar çünkü o tanışmanın üzerinden yıllaaar geçmiş...

Bir de günlük hayatta fark etmemek için çabalasan da gelip gözüne gözüne giren işaretler var... Gece bir yere eğlenmeye gittiğinde etrafındaki 20-21 yaş grubuna "ya biz de böyle eğlenir miydik eskiden, insan biraz etrafına saygılı olur, cık cık cık" yapmak mesela... ya da bir filmden bir diziden bahsedilince imdb.com'a girip sinemada çok yakın zamanda izlemişsin gibi gelen filmin alsında 1996 yapımı olduğunu görmek gibi.. Oysa ben içtiğim diet kolaya buz koymadıklarını, buna sinir olduğumu, patlamış mısır yedikten sonra elimi silecek ıslak mendil bulmadığımdan ara verilene kadar filmi ellerim havada izlediğimi o kadar net ve canlı bir şekilde hatırlıyorum ki...

Sorun aslında şu: ben kendimi 30 yaşında olmam gerektiği gibi hissetmiyorum çoğu zaman, Sezen Aksu'nun da dediği gibi "öğrenmedi gönül yaşlanmayı, dünya zamanıyla gün saymayı" Kabul etmiyorum ben 30 yaşı desen de geliyormuş işte...

Biraz buruk, biraz şaşkın kendi kendimin doğum gününü kutluyorum, iyi ki doğmuşum sanırım...